22 Şubat 2012 Çarşamba

OSTİM Sanayiden Yansımalar

Adalet insanın Temeli Olsun!..

 Sanayilerde Çalışan işçileri çalıştırıp 1- 2 Ay parasını içeride tutan Patron için işçinin yapacağı hiç bir şey kalmadı. İşçi iş hakkını maaş gecikmesinden dolayı, Maaşı 20 gün geciktikten sonra fesih edebilir ve Mahkeme yoluyla kalan maaşını _ tazminatını alabilir!. Fesihten sonra mahkeme yoluyla parasını alacağından,
 Maaşını alamadığı için, Beş parasız işi terk etmek zorunda kalan işçi, Yeni çıkan kanuna göre açtığı Tazminat davasının % 10 unu Mahkemeye peşin yatırmak zorunda, birde mahkeme masrafları!..

 Beş parasız işten atılan , veya işyerinden maaşını alamadığı için zorunlu olarak başka bir iş bulmak için işyerinden ayrılan, işçi, Dava açabilmek için bu parayı bulamayacaktır, işte bunun için. dava açmaktan vaz gecerek çalıştığı sürenin tazminatını ve İçeride kalan maaşını bir daha işverenden alamayacak.
 Her Şey Mülk sahibinin,( Patronun) iki dudağı arasında kalacak ki İşçinin hakkını alması işverenin insafına kalıyor.
 Bu yüzden İŞÇİ ne kadar haksızlıklara uğrasa da işten çıkmayı göze alamayacak veya tüm haklarına, Elveda diyecek olmanın korkusuyla İşinden ayrılamayan işçiye işveren ona istediğini yaptıracak.. Ankara, OSTİM DE, İşçinin bu durumundan Yararlanmaya çalışan patronlar.

Yaptıkları Özel Süresiz sözleşmelerle, işçilere İşveren haklı bir sebepten işten çıkarmadığı halde işçi her ne şekilde iş hakkını fesih ederse etsin İşverene 10,000 tl borçlu olduğu görünen sözleşme imzalatılmaktadır. İşçi bu sözleşmeyi imzalamasa işinden, olacak.

Dava açacak parası da olmadığı için, bu güne kadar olan tazminatından mahrum kalacak. İşte bu korku İşverenin baskıyla dayattığı sözleşmeyi imzalamak zorunda kalıyor.. Sözleşmede aldığı maaş üzerinden değil asgari ücret olarak gösterilmektedir.

 Oysa ki aldığı maaş asgari ücretin belki 2 katı olduğu halde, bu sözleşmeyi imzalamak zorunda kalıyor / ki iççi iş yerinden emekli olsa bile asgari ücretten tazminat almak zorunda kalacak!

 Hatta, işyerinde Emekli çalışanlara bile bu sözleşmeler dayatılıyor, Onlarda tüm ayları tam çalıştığı halde, 15 gün gösterilerek, buna göre aldığı ücret çok az bir miktar gösterilerek. Onlara bile bu sözleşmeler dayatılıyor.

Yıllardır, maaşları düşük gösterilerek çalışıp emekli olan işçiler, Emekli olduktan sonrada yeniden çalışmak zorunda kalıyorlar maaşları SSK ya düşük gösterildiğinden işçilerle aynı çalışan Emekli işçileri partayım gösteren İşveren onlara da 15 gün çalıştığına dair sözleşme imzalat maktadır, bu da daha sonra tazminat haklarının gaspı oluyor..

 Sanayilerde Köle işçiler yaratılırken. işçilere gerçek anlamda sahip çıkacak ne kanun var nede bir kurum. Kalmadı, Dolaylı olarak yıllardır kaldırılmak istenen Tazminat, böylelikle kalkmış oluyor, bu yüzden Her şey işverenin iki dudağının arasında saklı.. İşçi işten ayrıldığında Devlet işçiye sahip çıkmalı ve tazminat davası açtığında işçiden mahkemeler Yine eskisi gibi Peşin para talep etmemeli... Adalet insanın temeli olmalı..













Yeniden Çoğalacağız

 Yağmur çiseliyor-
 içimde çağlayan sevdaya
Aşkın kristal ışınlarıyla ayaklandı duygular
Silerek geçmişini yaralı sözlerin
Dostluğun halayına kalktı / salkım söğüt
 Sevgiydi: baharda ekilen tohumda başkaldıran..

Olmasaydı gece yarısı sayıklamalar
Yaşanmazdı sevda
 - doğmazdı nesil
Çiseleyen yağmurlara eşlik ediyor-
__________________Sevinç gözyaşları.
 Sevda gemileri geçer gülüşlerden
 Uyandığımda nöbet devrettiğim sabahlar
Ki türküler söylenir yaşanası yarınlara ..

Bizim türkümüz
- direnenlerin dillerinde
 Sevdalı günler doğar gülün tomurcuklarından
 Nehir olur akar avuçlarımdan hayat ..

Çoğalırız
Karadeniz yağmuru gibi umuda
 Güneşi damıtarak çağımızın doruklarına
 Gayrı sızlama sol yanım, sök içindeki pasları
Mengene de durmasın ayaklarım yürüsün
Güneş oluk oluk akacak yarınlara seninle ey emekçi
 Yeniden çoğalacağız grizularda hiç ölmemiş gibi.

 1993 maden işçilerinin yürüyüşüne yazılmış bir şiir

 Abdullah Oral













Acının keskin bıçağı

 Akşamın içinde koyu bir sis kokuyor
Ürkütüyor insanı bu ara sokaklar
Motorcu çırağı yüzünü unutmuş sokakta
Tornacı çırağı ellerini torna aynasında,

 Sobalardan çıkan yanık yağ dumanları yayılıyor ____Yaralı çocuk sesiyle
 ________Ostim sanayisinin ara sokaklarına doğru,

 Acının keskin bıçağı olur söz büyür sivrilir dilimde
 İnsanı kahreden bir sızı salarak yüreğime…

 Bazen gün öyle yorar ki insanı,
 Küfrederken bile
_ _boğazına bir kör düğüm, olur boğar seni söz,
 Gözlerinden, silemeyeceğin düşler başlar geçmeye
 Öyle bir iş çıkışı işte yaşanan
Bilenirde dilin, keskim
Bıçağı olur acının….














Adı , Eylül

 Bu gün seni yazmak istedim,
Eylüllerin sancısı düştü yüreğime
Kanamaya başladı, tenimdeki, işkence izleri
İçimde irkilen çocuğun kan tuttu gözleri..

 Bugün seni anlatmak istedim
Kalemim ki hala küstü kâğıtlara,
Eylüldü adın, ben bu yarayı eylül de aldım..

 Farkındaydı aslında kalemim
Seni anlatmaya yetmeyecekti cümleler,
 Ama yine de seni anlatmak istedin bile bile,
Bile bile seni tanımlamak.
 Ki eylüldü senin ilk adın
___________Ben bu yarayı Eylül de aldım..

 O kadar çok büyüdün ki içimde,
Yüreğim küçük gelmeye başladı göğüs kafesime;
Ne zaman adını ansam
Sonu belirsiz diyarlara, sürüklüyor beni sevdan.
Artık ben bile engel olamıyorum, yüreğime..

 Elimde değil, sana sürgün yüreğime zincir vurmak
İçimde saniyelerin, dakikaları nasıl hançerlediğini,
 _________________________Bir bilsen..
 Bir bilsen Yıllar geçtikçe daha da büyüyorsun içimde…

Sahi Aşk değil de, neydi seni içimde büyüten?
Dedim ya ne zaman adını ansam,
Gayrı dilimde, eylülden kalma yaralar sızılıyor..
 Ki zaman seni anlatmaya kalksa yüreğim
İçimden ılık bir nehir boşalır.
 Sızılar dilimde, sevdaya dair bir yangın
Ki eylüldü senin ilk adın
 ___________Ben bu yarayı Eylül de aldım..

 Abdullah Oral..















Şair Yüreği

 Sevda ummanına salar gönlünü
Aşılmaz yollardır şair yüreği
Mum alevi gibi yanar titreşir durur
 Derilmez güllerdir şair yüreği

 Mazilere daldım geçmişe bakıp
 Yıllar çekip gitmiş su gibi akıp
 Bir güzel sevdası gönümü yakıp
 Kanatır yıllardır şair yüreği

 Her mısra aşkına seyir! i anlatır
 Kanatır yüreği her kırık satır
 Aşka düşer gönül dinlemez hatır.
 Sarılmaz bellerdir şair yüreği

 Ölürüm yoluna yeter ki çık gel
 Gözyaşım olmasın boşa akıp sel
 Saz boynunu büktü paslanıyor tel
Akortsuz tellerdir şair yüreği

 Yanında çocuktur yüreğim sabi
 Aşk öyle derin ki görünmez dibi
 Şiirler akıttık nehirler gibi
 Yar için sellerdir şair yüreği

 Vurguni çalıyor ayrılık çanı
 Doymadı ki aşka onun bir yanı
 Terk edip gidiyor şu koca hanı
 Ateşiz küllerdir şair yüreği

 Abdullah Oral